Mediterranean History & Culture
by Dogukan Atmaca
Kraliçe ve Demokrasi
Geçtiğimiz gün, Kraliçe II. Elizabet, Başbakan Boris Johnson’ın meclisi askıya alma teklifini onayladı. Muhalefet ve birçok gazeteci bunun bir demokrasi zaptı, sivil darbe olduğu iddia ederken, Başbakan ise bu durumun yasal ve yeni meclis döneminin açılması için gerekli bir uygulama olduğunu savunmakta. Görünen o ki Brexit öncesinde Johnson Britanyası ekonomik meselelerin yanında bir de demokratik eleştirilerle uğraşmak zorunda kalacak. Peki, Kraliçe, Başbakan’ın teklifini geri çeviremez miydi? Kraliçe’nin politikaya etkisi nedir? Devlet başkanı olarak, Brexit üzerinde hiç açıklama yapmamış olması olağan mıdır?
Öncelikle, belirtmek gerekir ki Kraliyet siyaset üstü ve siyasetten bağımsız, temsili bir makamdır. Resmî ve temsilî görevleri haricinde Kraliçe politik görüş bildiremez, politik taraf olamaz yahut taraf tutamaz. Meclisi açmak ve kapatmak, monarkın görevleri arasındadır, kararını kendisi veremez. Bir nevi, Kraliçe, Birleşik Krallık’ın en tepedeki memurudur, ve üzerine vazife olan görevleri ifa eder.
Sayın Johnson, bu detaylardan istifade etmek yolunu tercih etmiş görünüyor, zira Brexit gibi bir bekâ meselesinin belirsizliği devam ederken, Meclis’i devre dışı bırakmanın başka bir açıklamasını bulmak zor. Peki, Kraliçe neden Johnson’ın teklifini geri çevirmeyip onayladı ve meclisi yeni döneme başlamak üzere askıya aldı? Açıkçası, Kraliçe’nin başbakanlık gibi demokratik kurumlardan gelen teklifler karşısında boynu kıldan ince olmasa bile, eli kolu bağlı. Teklifi onaylayarak, Kraliçe, halktan oy alıp partisinin içinden seçilen başbakanın yasal gücünü kullanmasına engel olmamış oldu. Bunun aksi, Kraliçe’nin halkı temsil eden başbakanın yasal talebini reddetmesi ise, siyasetin olağan akışını engellemesi demek olurdu ki bu karar Britanya’da yeni bir demokratik sorgulama ve krize yol açardı.
Demokrasi bilinci ve gereği doğrultusunda Kraliyet ailesinin politik görüşlerini, hatta ülke için son derece önemli olan Brexit hakkındaki görüşlerini dahi bilemiyoruz, zaten bilinmemesi gerekiyor. Kraliçe seçme ve seçilme hakkına sahip değildir. Bununla birlikte, Başbakan’ın teklifini onaylayarak memur olduğu vazifeyi yerine getirmiş oldu. Fakat Johnson'ın, İngiliz meşrutiyetinin söz konusu demokratik yönünü bir açık olarak değerlendirdiği de bariz, bunun yankıları sürecektir.
Kraliçe, demokrasiye saygı gösterdi, fakat demokrasi Britanya’ya beklenen faydayı sağlayabilecek mi, bunu da hep beraber göreceğiz.